Etkili Pekiştireçlerin Değerlendirilmesinde
Kullanılan Sistematik Yöntemler
Özlem Toper-Korkmaz*
Uludağ
Üniversitesi
Öz
Olumlu
pekiştirme uygulamalı davranış analizinin en sık kullanılan davranış
ilkelerinden birini oluşturmaktır ve başarısı ise kullanılan pekiştireçlerin
etkililiğine bağlıdır. Dolayısıyla bir davranış değiştirme programına
başlamadan önce etkili
pekiştireçlerin belirlenmesi son derece önemlidir. Bununla birlikte pek çok durumda
etkili pekiştireçlerin belirlenmesi güç olabilmektedir. Özellikle ağır düzeyde yetersizliği olan bireyler, çoklu
yetersizliği olan bireyler ve erken çocukluk döneminde olan bireyler için
sistematik yöntemlere gereksinim duyulmaktadır. Bu nedenle alanyazında
araştırmacılar çeşitli sistematik pekiştireç belirleme ve değerlendirme
yöntemleri geliştirmişlerdir. Ancak ülkemizde bu yöntemlere ilişkin çok sınırlı
sayıda Türkçe kaynağa ve araştırmaya ulaşılmaktadır. Bu yüzden bu çalışmada,
sistematik pekiştireç belirleme yöntemlerinin incelenmesi ve bu yöntemler
hakkında bilgi verilmesi amaçlanmıştır. Verilen bilgiler ve önerilerin, alanda
çalışan uygulamacılar ve ileri araştırmalar için katkı sağlayacağı
düşünülmektedir.
Olumlu Pekiştirme, bugüne
değin uygulamalı davranış
analizi alanının en önemli ve en yaygın
kullanılan davranış ilkelerinden birini oluşturmuştur (Cooper, Heron ve
Heward, 2007). Olumlu pekiştirme, en genel tanımıyla, bir davranışı izleyen
durumda, ortama bireyin hoşuna giden bir uyaranın eklenmesiyle, o davranışın
ileride yapılma olasılığının artması olarak tanımlanmaktadır ve bireyin
davranışının ardından sunulan bu hoşa giden uyarana ise “pekiştireç” adı
verilmektedir (Özyürek, 2000). Bu süreçte kullanılan pekiştireçler son derece
önemlidir çünkü davranış değiştirmeye dayalı pek çok programın başarısı,
kullanılan pekiştireçlerin etkililiğine bağlıdır (Cooper ve diğ., 2007). Pekiştireç olma durumu, uyaranın
kendi özelliği ile ilgili değil;
davranış üzerinde bıraktığı etkiyle
ilişkilidir. Diğer bir ifadeyle, bir uyaranın “pekiştireç” işlevi görmesi için, izlediği davranışta artışa neden oluyor olması gerekmektedir. Eğer uyaran izlediği
davranışta bir artış sağlamıyorsa o uyaran olumlu pekiştireç değildir (Piazza,
Roane ve Karsten, 2011).
Genellikle bireylerin hoşuna gidecek olan bu “pekiştireçlerin” pek çok
kişi için benzer şeyler olacağı düşünülse de; aslında pekiştireçler kişiden
kişiye göre değişir ve bir kişi için pekiştireç işlevi gören bir uyaran bir
başkası için aynı işlevi görmeyebilir. Örneğin; bir müzik etkinliği pek çok çocuk
için hoşa gidebilecek bir etkinlik olup
etkili bir pekiştireç işlevi görebilecekken; yüksek sesten hoşlanmayan otizm
tanılı bir çocuğun kulaklarını tıkamasına neden olabilir (Cooper ve diğ.,
2007). Benzer şekilde etkili pekiştireçler zaman içinde değişkenlik göstermektedirler
ve pekiştireç olarak kullanılan bir uyaran, bir süre sonra aynı etkiyi
göstermeyebilmektedir (DeLeon ve diğ., 2001). Dolayısıyla pekiştireçlerin
etkililikleri; bireyden bireye, davranıştan davranışa ve aynı birey ve
davranışta zaman içinde değişmekte olup; aynı uyaranın herkes için ya da her
davranış için pekiştireç etkisi göstermesini beklemek yanlış olmaktadır
(Catania, 2011). Bu nedenle herhangi bir davranış değiştirme ya da beceri
kazandırmaya yönelik bir programa başlamadan önce etkili pekiştireçlerin
belirlenmesi gerekmektedir (Rush, Mortenson ve Birch, 2010).
Normal gelişim gösteren bir bireyin kendisine sorarak nelerden
hoşlandığını öğrenmek mümkünken; gelişimsel yetersizliği olan bireyler söz
konusu olduğunda, etkili pekiştireçlerin belirlenmesi güç olabilmektedir. Bu
nedenle bazı araştırmacılar etkili pekiştireçlerin belirlenmesine ve
değerlendirilmesine yönelik çeşitli yöntemler geliştirmişlerdir (Hogan and
Gast, 2001; Roane ve diğ., 1998). Bu yöntemler, bireyin uyarana verdiği
tepkinin doğrudan gözlenip gözlenmemesi temel alınarak; dolaylı ve doğrudan pekiştireç
belirleme yöntemleri olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Dolaylı yöntemler,
bireyin kendisinden ya da bireyi tanıyan diğer kişilerden “görüşmeler” yoluyla
bilgi alınarak gerçekleştirilmektedir. Doğrudan
yöntemler ise bireyi
gözlemek veya deneme temelli değerlendirme oturumları
düzenleyerek gerçekleştirilen sistematik değerlendirme yöntemlerinden
oluşmaktadır (Hagopian, Long ve Rush, 2004). Tablo 1’de bu yöntemlerin neler
olduğuna yer verilmiştir.
Tablo 1
Sistematik Pekiştireç
Belirleme ve Değerlendirme Yöntemleri
Pekiştireç Belirleme ve
DeğerlendirmeYöntemleri
|
||
Dolaylı Yöntemler
|
Doğrudan Yöntemler
|
|
Görüşme
|
Gözlem
|
Deneme Temelli Yöntemler
|
Bireyin kendisine sormak
Bireyin yaşamındaki
önemli kişilere sormak Kontrol listesi kullanmak
|
Yapılandırılmış gözlem Doğal gözlem
|
Tek
seçenekli (Tek uyaranlı)
Çift
seçenekli (Eşleşmiş uyaranlı) Çok seçenekli (Çoklu uyaranlı)
|
Uyarlandığı Kaynak: Handbook of Applied Behavior
Analysis.W.W. Fisher, C.C. Piazza ve H.S. Roane, 2011
Görüşme yolu ile gerçekleştirilen dolaylı yöntemler sırasında, eğer
mümkünse bireylerin kendisine değilse kendilerini tanıyan
kişilere sorular sorarak
etkili pekiştireçler belirlenmektedir. Bu sorular açık uçlu sorular olabileceği gibi; önceden
listelenmiş maddeler arasından kişilerin seçim yapabilmelerine fırsat veren
kontrol listelerinden de oluşabilmektedir (Tekin-İftar ve Kırcaali-İftar, 2013). Doğrudan yöntemler
ise bireylerin doğrudan gözlenmesini veya doğrudan
oturumlar gerçekleştirerek tercih ettikleri uyaranlara yönelik veri
toplanmasını sağlayan sistematik yöntemlerden oluşmaktadır. Sistematik
yöntemler yolu ile etkili pekiştireçlerin belirlenmesi ve uyaranlar arasından
en çok tercih edilenden en az tercih edilene doğru bir hiyerarşi oluşturulması
mümkündür (Cooper ve diğ., 2007).
Bireylerin ailelerinden bilgi almaya dayalı olan “dolaylı yöntemler”
sıklıkla tercih edilen yöntemlerdir. Çünkü bu yöntemleri uygulaması kolaydır ve
çok fazla kaynak ve zaman gerektirmemektedirler (Hagopian ve diğ., 2004). Ülkemizdeki kurumlarda da eğitimcilerin yaygın
olarak tercih ettikleri yöntemin ailelerden bilgi
alma yoluyla gerçekleştirilen dolaylı yöntemler olduğu gözlenmektedir.
Ancak bazı araştırmalar aileden alınan bilgiler ile doğrudan değerlendirme
sonucu elde edilen bilgiler arasında düşük bir ilişki olduğunu; bu bilgiler
yolu ile belirlenen uyaranların pekiştireç işlevi görmeyebildiğini ve bu
yöntemlerin yetersiz kaldığını ifade etmektedirler (Green ve diğ., 1998; Green,
Reid, Canipe ve Gardner, 1991; Parsons ve Reid, 1990). Bununla birlikte bazı
araştırmacılar da özellikle ağır düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireyler
için gerçekten güçlü etkideki pekiştireçlerin dolaylı yöntemler ile
belirlenebilmesinin zor olabildiğini ifade etmektedir (Fisher ve diğ., 1992).
Benzer şekilde küçük yaş çocukları
için etkili pekiştireçlerin doğrudan yöntemlerle belirlenmesinin zor olduğu ve sistematik değerlendirme yöntemlerine gereksinim olduğu da araştırmacılar tarafından vurgulanmaktadır (Rush ve
diğ., 2010).
Bazı durumlarda sadece etkili pekiştireci belirlemek değil, birey için
öncelikli olan uyaranların tercih değerlerinin sıralanması gerekebilmektedir.
Birey birden fazla sayıda uyarana ilgi duyabilir ancak birbirleri ile
karşılaştırıldığında hangisini daha fazla ya da hangisini daha az tercih ettiğini belirlemek zor olabilmektedir. Tercih değerini bilmek, öğretim sırasında
pekiştreçleri çeşitlendirmeyi ve farklı beceri ve davranışlar için farklı
pekiştireçlerin kullanılmasını mümkün kılar. Erken çocukluk dönemindeki
bireylerin dikkat sürelerinin de daha kısa olmasına bağlı olarak, bir nesne ya
da etkinliğe gösterecekleri ilgi kısa süreli olabilmekte ya da sürekli
değişiklik gösterebilmektedir (Rush ve diğ., 2010). Dolayısıyla küçük yaş
çocukları ile çalışırken de kullanılan pekiştireçleri çeşitlendirmek gerekmektedir.
Özellikle otizmli bireylere alternatif iletişim becerilerinin öğretimini
amaçlayan resim değiş tokuşuna dayalı iletişim yöntemi (PECS) için de çeşitli
sayıdaki pekiştireçlerin kullanılmasıyla öğretime başlanması ve bunun için de
öncesinde olası pekiştireçlerin sistematik yollarla belirlenmesi önerilmektedir (Kırcaali-İftar, 2003). Pekiştireç hiyerarşisinin oluşturulmasının gerekli
olduğu başka durumlar da
vardır. Uluslararası alanyazın incelendiğinde, davranış değiştirmeye yönelik
pek çok bilimsel çalışmada öncelikle olarak uygun olmayan davranışların neden
gerçekleştiğinin belirlenmesine yönelik işlevsel analiz oturumları düzenlendiği
görülmektedir. İşlevsel analiz süreci, bireylerin yüksek, orta ya da daha düşük düzeyde tercih ettikleri
uyaranların bilinmesini gerektirmektedir çünkü işlevsel analiz oturumları
sırasında bu uyaranlar tercih edilme
özelliklerine göre kullanılmaktadır (Betz ve Fisher,
2011). Dolayısıyla araştırmacılar hem pekiştireç belirlemenin zorluğunu ortadan kaldırmak hem de
pekiştireç hiyerarşisi oluşturmaya hizmet edecek yollar belirlemek amacıyla
çeşitli sistematik yöntemler geliştirmişlerdir (Cooper ve diğ., 2007; Hagopian,
2001). Ayrıca sadece görüşmeye dayalı geleneksel yollarla pekiştireç
değerlendirme yöntemlerinin tek başına kullanılmaması ve sistematik
değerlendirme yöntemlerine yer verilmesi önerilmektedir (Hagopian ve diğ.,
2004; Rush ve diğ., 2010).
Yapılan anket araştırmaları Amerika Birleşik Devletleri’nde uygulamalı
davranış analisti olarak çalışan kişilerin yaklaşık %89’unun çalıştıkları
kliniklerde bu yöntemlerden en az birini düzenli olarak kullandıklarını
göstermektedir ve sistematik yollarla pekiştireç belirleme
yöntemlerinin, uygulamalı davranış
analizi alanının rutin bölümlerinden biri haline geldiği
belirtilmektedir (Deliperi, Vladescu, Reeve, Reeve ve DeBar, 2015). Ancak
ülkemiz alanyazını incelendiğinde, gerçekleştirilen araştırmalarda pekiştireç
belirlemek amacıyla genellikle ailelerden bilgi almak yoluyla pekiştireç
belirleme listelerinin kullanıldığı görülmektedir. Bununla birlikte
ülkemizde
sistematik değerlendirme yöntemlerinin yer aldığı çok sınırlı kaynak olmakla
birlikte; iki sistematik yöntemin karşılaştırılmasını amaçlamış olan tek bir
araştırmaya rastlanmaktadır. Erbaş, Özen ve Acar (2004) tarafından
gerçekleştirilen bu araştırmada Türkiye’de gerçekleştirilen araştırma ve
uygulamalarda da, sübjektif görüşler yerine sistematik yöntemler kullanılarak
etkili pekiştireçlerin değerlendirilmesinin gerekliliği vurgulanmaktadır. Ancak
tüm bu yöntemlerle ilgili bilgi veren bir kaynağa ulaşılamamıştır. Dolayısı ile
bu çalışmada, pekiştireçlerin belirlenmesinde kullanılan sistematik yöntemler
hakkında bilgi verilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, yöntemlere ilişkin alan yazındaki araştırmalar incelendikten sonra,
yöntemlerin neler olduğuna
ve nasıl kullanıldığına
ilişkin bilgiler verilmiştir. Ayrıca gerçekleştirilen araştırmalardan elde
edilen sonuçlar karşılaştırılarak uygulamacılar ve ileri araştırmalar için
önerilerde bulunulmuştur. Çalışmanın ülkemiz uygulamacılarına ve
araştırmacılarına, hem uygulama hem de teorik açıdan katkı sağlayacağı
düşünülmektedir. Öncelikle konu ile ilgili sınırlı
sayıda Türkçe kaynak
olduğu düşünüldüğünde, bu çalışmanın özel eğitim alanında çalışan pek çok uygulamacıya bir kaynak olabileceği; bunun yanında çalışma
sonunda yer alan önerilerin ülkemiz bilimsel alanı için önemli olacağı
ve öneriler çerçevesinde ülkemizde gerçekleştirilebilecek araştırmalar yolu ile
hem ulusal hem de uluslararası alan yazınına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Sistematik Pekiştireç Belirleme ve Değerlendirme Yöntemleri
Görüşme dışındaki yöntemler genel olarak gözlem ve deneme temelli
yöntemler olarak ikiye ayrılsa da, bu çalışmada gözlem ve deneme temelli
yöntemlerden sistematik pekiştiştireç belirleme ve değerlendirme yöntemleri adı
altında bahsedilmiş olup; bu yöntemler genel olarak, tek seçenekli (single
stimulus), çift seçenekli (paired stimulus), çoklu seçenekli (multiple
stimulus) ve gözlem (free operant) şeklinde sıralanmıştır. “Stimulus”
sözcüğünün Türkçe’deki karşılığı “uyaran” olmakla birlikte, yöntemler
arasındaki temel farklılıkların sunulan uyaranların sayısı ile ilişkili
olmasından dolayı daha akılda kalıcı olacağı düşüncesi ile “uyaran” sözcüğü
yerine “seçenek” ifadesi kullanılmıştır.
Gözleme dayalı yöntemler bireylere belirli sayıda sunulan uyaranla
olan etkileşimlerinin gözlendiği ve bu tepkilerinin kaydedildiği yöntemlerken; deneme-temelli pekiştireç belirleme yöntemleri, bireylerin kendilerine gösterilen uyarana kısa bir süre içinde
gösterecekleri tepkilerin kaydedilmesi yoluyla, öncelikli pekiştireçlerinin
neler olduğunun sistematik bir şekilde belirlenmesini amaçlayan yöntemlerdir
(Hagopian ve diğ., 2004; Rush ve diğ., 2010).
Olası pekiştireçlerin sistematik oturumlar yolu ile değerlendirilmesi ilk olarak 1985 yılında Pace,
Ivancic, Edward, Iwata ve Page tarafından yapılan bir çalışma
ile başlamıştır. Bu çalışmada temel
amaç, bireyler tarafından tercih edilen pekiştirecin
gerçekten pekiştireç işlevi görüp görmediğinin belirlenmesi olmuştur. Bu
çalışmadan sonra araştırmacılar farklı pekiştireç değerlendirme yöntemleri
geliştirerek, bu yöntemlerin pekiştireçlerin değerlendirilmesindeki etkililiklerine
yönelik araştırmalar gerçekleştirmeye devam etmişlerdir (Piazza, Roane ve
Karsten, 2011). Dolayısıyla bu çalışmada yer verilen yöntemlerin tümü
etkililiği kanıtlanmış bilimsel temelli yöntemlerdir ve bu yöntemler ile
belirlenen ve sınıflandırılan pekiştireçler pekiştireç işlevi görmektedir
(DeLeon ve Iwata, 1996; DeLeon ve diğ., 2001; Fisher ve diğ., 1992; Pace ve diğ., 1985; Roane ve diğ., 1998; Windson ve diğ., 1994). Ayrıca yöntemlerin hepsi
uluslararası alanyazında kısa sürede uygulamalı davranış analizinin neredeyse
rutin bölümlerinden biri haline gelmiştir (Hagopian ve diğ., 2001).
Sistematik pekiştireç belirleme ve değerlendirme yöntemlerinin temel
amacı; bireyin tercih ettiği uyaranın ve bu uyaranın tercih değerinin
belirlenmesidir (Cooper ve diğ., 2007). Sistematik pekiştireç belirleme
yöntemleri ile yiyecek, etkinlik veya nesnel pekiştireçlerin belirlenmesi
mümkündür. İzleyen bölümde bu yöntemlerin neler olduğuna yer verilmektedir.
Tek seçenekli pekiştireç belirleme
ve değerlendirme yöntemi-TS (Single stimulus preference assessmet-SS). İlk kez Pace ve diğerleri
(1985) tarafından geliştirilen tek seçenekli pekiştireç belirleme ve değerlendirme yöntemi “art arda sunma” olarak da bilinmektedir. Bu yöntemle gerçekleştirilen oturumlarda, önceden hazırlanan uyaranlar bireye birer birer gelişigüzel bir sıra ile sunulur
ve bireyin her uyarana verdiği tepki kaydedilir. Bireyin her bir uyarana gösterdiği tepki dokunup dokunmamasına bağlı olarak evet/hayır şeklinde kaydedilebileceği gibi; bireyin
sunulan uyarana
bir dakika içinde kaç defa dokunduğu ya da sunulan uyaranla ne kadar süre
meşgul olduğuna yönelik sıklık veya süre kayıtları
da tutulabilmektedir (Cooper
ve diğ., 2007). Bireyin uyarana
dokunduğu sürenin
kaydedilmesinin temel alındığı durumlarda, yöntem alanyazında “single stimulus engagement” (tek
seçenekli etkileşimde bulunma değerlendirmesi) olarak yer almaktadır. Sürenin
kaydedilmesi sırasında genelde her bir uyaran
için bireye 2 dakikalık zaman aralığı verilmekte ve bu zaman aralığında uyaranla
ne kadar süre etkileştiği,
10 saniye parçalı zaman aralığı kaydı tutularak kaydedilmektedir. Daha sonra
gerçekleştirilen oturumlar arasında bireyin her bir uyaran ile geçirdiği
ortalama süre hesaplanmaktadır (Hagopian ve diğ., 2001; Rush ve diğ., 2010).
Değerlendirme sonunda uyaranlar çok tercih edilenden az tercih edilene doğru
sıralanabilmektedir (Pace ve diğ., 1985).
Sistematik pekiştireç belirleme ve değerlendirme yöntemlerinin her
birinin kendine özgü bir takım avantajları ya da sınırlılıkları bulunmaktadır. TS pekiştireç belirleme
yöntemi özellikle iki ya da daha fazla uyaran
arasından seçim yapmakta
zorluklar yaşayan bireyler
için diğerlerine göre daha kullanışlı bir yöntemdir (Hagopian ve diğ., 2004). Dolayısı
ile düşük zihinsel
işlevi olan bireylerde kullanılması daha çok önerilmektedir (DeLeon
ve Iwata, 1996; DeLeon ve diğ., 2001; Roane ve diğ., 1998; Rush ve diğ.,
2010). Ancak bununla birlikte araştırmacılar,
oturumlar sırasında pek çok kez bireylerin kendilerine gösterilen her uyarana
dokunduklarını ve bu durumun bazen öncelikli pekiştireçlerin
yanlış belirlenmesine neden olduğunu belirtmektedirler (Ortiz ve Carr, 2000; Piazza ve diğerleri, 2011). Yöntemin bir diğer sınırlılığı ise, bireylere gösterilen uyaranların geri alınmasıdır. Özellikle nesne elde etmek
amacıyla problem davranış sergileyen bireylerin, uyaranlar geri alındığında
problem davranış sergileme olasılığı artabilmektedir. (Kang ve diğ., 2013).
Bununla birlikte yöntemin uygulama basamaklarında problem davranışların
görmezden gelinmesi belirtilmekte olup; değerlendirmeler sırasında sergilenen
problem davranışlara ilişkin kayıt
tutulabileceği de belirtilmektedir (Kennedy Krieger Institute, 2016).
Çift seçenekli pekiştireç belirleme ve
değerlendirme yöntemi-ÇS (Paired stimulus preference assessment- PS). Tek
seçenekli pekiştireç değerlendirme yönteminde, bireylerin kendilerine tek tek
gösterilen uyaranların her birine dokunmaları zaman zaman sınırlılık
olabilmektedir. Çift seçenekli pekiştireç belirleme ve değerlendirme yöntemi,
bu sınırlılığı ortadan kaldırmak amacıyla Fisher ve diğerleri (1992) tarafından
geliştirilmiştir. Bu yöntemde uyaranlar tek tek değil ikişer ikişer
bireye sunulmaktadır. Değerlendirme sırasında, önceden hazırlanmış olan uyaranlar arasından iki
uyaran eş zamanlı olarak sunulmakta ve bireyin bir tanesini seçmesi
istenmektedir. Daha sonra bireyin bu iki uyarandan hangisine ne şekilde tepki
verdiği kaydedilmektedir. Değerlendirme öncesinde her bir uyarana bir numara verilir
ve her bir uyaranın bir diğer uyaran ile birlikte mutlaka sunulmasını
gerektirecek şekilde eşleştirilir (Cooper ve diğ., 2007). Örneğin altı uyaranla
yapılacak olan bir eşleştirme sırasında; 1-2, 1-3, 1-4, 1-5, 1-6 / 2-3, 2-4,
2-5, 2-6 / 3-4, 3-5, 3-6/ 4-5, 4-6 / 5-6 şeklinde bir eşleştirme yapılarak her bir çift gelişigüzel bir sıra ile bireye sunulmaktadır (Kennedy Krieger Institute, 2016). Bu yöntem
ile toplanan veriler, her bir
uyaranın kaç defa seçilmiş olduğu hakkında bilgi verdiği gibi; uyaranları daha
sonra en çok tercih edilenden (high preference) en az tercih edilene göre (low preferred), yüksek, orta ve düşük
şeklinde sıralama imkânı da vermektedir (Cooper ve diğ., 2007).
Çift seçenekli pekiştireç belirleme ve değerlendirme yönteminin de
bazı sınırlılıkları bulunmaktadır. Öncelikle
iki uyaran arasından seçim yapmayı gerektirdiği için bireylerin seçim yapma becerisine sahip olması ve gelişigüzel bir uyaranı seçmiyor
olması gerekmektedir. Dolayısı ile tek seçenekli pekiştireç belirleme yöntemi
ile karşılaştırıldığında biraz daha yüksek işlevli
bireylerle kullanılması önerilmektedir (Fisher ve diğ., 1992). Bununla birlikte tek seçenekli pekiştireç
belirleme yönteminde olduğu gibi uyaranların birey seçtikten kısa bir sonra
kaldırılmasını gerektirdiğinden, bireylerin problem davranış sergileme
olasılıkları bulunmaktadır. Diğer değerlendirme yöntemleri ile
karşılaştırıldığında ise en fazla zaman alan değerlendirme yöntemidir (DeLeon
ve Iwatai 1996; DeLeon ve diğ., 2001 Windson ve diğ., 1994).
Çok seçenekli pekiştireç belirleme
ve değerlendirme yöntemi-ÇOS (Multiple stimulus preference assessment-MSP). Çok
seçenekli pekiştireç belirleme ve değerlendirme yöntemi, çift seçenekli
pekiştireç belirleme yönteminin genişletilmiş bir uyarlaması olup; özellikle
çift seçenekli pekitireç belirleme yönteminin zaman sınırlılığını ortadan kaldırmak
amacıyla ilk kez Windson, Pichce
ve Locke (1994)
tarafından geliştirilmiştir.
Bu yöntemde
bireye ikiden fazla sayıda uyaran sunularak tecihte bulunması istenmektedir
(Davies, Chand, Yu, Martin ve Martin, 2013). Bugün için yöntemin üç uygulama
biçimi vardır. Bunlar, yeniden yerleştirmeli çok seçenekli pekiştireç belirleme
yöntemi-Y+ÇOS (Muliple stimulus with replacement-MSWR) , yeniden yerleştirmesiz
gerçekleştirilen çok seçenekli pekiştireç belirleme yöntemi-Y-ÇOS (Muliple
stimulus without replacement-MSWO) ve yeniden
yerleştirmesiz gerçekleştirilen “kısa” çok seçenekli
pekiştireç belirleme-Kısa Y- ÇOS (Brief-MSWO) yöntemi şeklindedir.
İlk olarak yerine koymalı çok seçenekli pekiştireç belirleme yöntemi
(Y+ÇOK) Widson ve diğerleri (1994) tarafından geliştirilmiştir. Bu yöntemde
bireye bir dizi halindeki (6-12) uyaranlar sunulmakta ve birisini seçmesi istenmektedir. Bireye, seçtiği uyaran
ile bir süre vakit geçirmesine izin verildikten sonra,
bu uyaran sırada bırakılmakta ve bir sonraki deneme
için hazırlanmış ancak henüz sunulmayan uyaranların arasına konulmaktadır.
Böylece seçilmiş olan uyaran bir sonraki denemede tekrar sunulmuş olmaktadır
(Cooper ve diğ., 2007).
Yeniden yerleştirmesiz gerçekleştirilen çok seçenekli pekiştireç belirleme yöntemi (Y-ÇOK)
ise DeLeon ve Iwata (1996)
tarafından geliştirilmiş olup değerlendirme sırasında bireyin seçiminin
ardından seçilen uyaranın sıradan kaldırılması ve kalan diğer uyaranların
yerlerinin yeniden düzenlenmesi şeklinde uygulanmaktadır. Yeniden düzenleme
süreci, sıranın en solunda bulunan uyaranın en sağ tarafa alınması yoluyla
gerçekleştirilmektedir. Böylelikle yeni deneme, sıradaki bir uyaran azalmış
olarak başlatılmaktadır. Birey tarafından bütün uyaranlar
seçilene veya sunulduğu andan itibaren birey 30 saniye
içinde hiç tepkide
bulunmayana kadar oturuma devam
edilmektedir (DeLeon ve Iwata, 1996).
Yeniden yerleştirme ve yerleştirmeme şeklindeki iki uygulama biçimi arasındaki fark, birey tarafından seçilen
uyaranın, seçimin ardından kaldırılması ya da kaldırılmaması durumudur (Cooper
ve diğ., 2007). DeLeon ve Iwata (1996), yaptıkları çalışmada, çift seçenekli
pekiştireç belirleme yöntemi ile yerine yeniden yerleştirmeli ve yeniden
yerleştirmesiz gerçekleştirilen çok seçenekli pekiştireç belirleme yöntemlerini
karşılaştırmışlardır. Araştırmanın sonuçları yeniden yerleştirmesiz
gerçekleştirilen değerlendirme sürecinin diğerleri kadar etkili olduğunu,
bununla birlikte zaman açısından diğerlerinden daha verimli olduğunu, diğer bir
ifadeyle daha az zaman aldığını göstermektedir.
Yöntemin üçüncü uygulama biçimi olan yeniden yerleştirmesiz
gerçekleştirilen “kısa” çok seçenekli pekiştireç belirleme ve değerlendirme yöntemi Kısa-YÇOS ise DeLeon ve diğerleri (2001)
tarafından bu yöntemi zaman açısından daha da verimli
kılmak ve günlük değerlendirmeler sırasında kullanabilmek amacıyla
uyarlanmıştır. Kısa değerlendirmenin temel nedeni; pekitireçlerin değişkenlik
gösterdiği ve bu nedenle de değerlendirme süreçlerinin sıklıkla tekrarlanması
gerekliliğidir. Yaptıkları araştırmada, Kısa-Y-ÇOK pekiştireç belirleme yöntemi
ile belirlenen uyaranın
pekiştireç özelliği gösterdiğini ifade etmişlerdir. Kısa-Y-ÇOS pekiştireç belirleme yönteminde uyaranlar dizisi, bireye bir
dizi halinde sadece bir defa sunulmaktadır.
Uygulamacı, bireye uyaranlar arasından bir tanesini seçmesini
istemekte ve bireyin seçilen uyaranla 20 saniye vakit geçirmesine izin verilmektedir. Bu sürenin ardından
bu uyaran diziden
kaldırılmakta ve masada
kalan uyaranlar arasından bireyin
tekrar seçim yapması
istenmektedir. Bu süreç
tüm uyaranlar seçilmiş
olana veya birey 30 saniye içinde sunulan uyaranlara
hiçbir tepkide bulunmayıncaya kadar devam edilmektedir. Bireyin seçtiği ilk uyaran
o günün günlük en yüksek
düzeyde tercih edilen
pekiştireci olarak kullanılmaktadır. Ayrıca araştırmacılar,
bu kısa değerlendirme yolu ile belirlenen pekiştreçlerin uygulama oturumları sırasında pekiştireç işlevi gördüğünü, aynı zamanda değerlendirme
sırasında gerçekleştirilen deneme sayısının da yediden bire düştüğünü ifade
etmişlerdir (DeLeon ve diğ., 2001).
Çok seçenekli pekiştireç belirleme yöntemlerinin tümünde bireylere en
az üç tane olmak üzere çeşitli uyaranlar bir dizi halinde sunulmaktadır ve
bireyin kendisine sunulan tüm uyaranları izlemesi ve düşünmeden bir tercih
yapmaması gerekmektedir. Dolayısıyla bireylerin seçim yapma ve kendisine
sunulan uyaranlar dizisinin tümünü izleme becerisine sahip olması
gerekmektedir. Bu beceriler bu yöntemin önkoşul becerileridir ve dolayısıyla araştırmacılar öncelikle bu becerilerin değerlendirilmesini önermektedirler (Rush
ve diğ., 2010). Diğer
taraftan bu önkoşul becerilerden dolayı
yöntemin yüksek işlevli
bireyler için daha uygun olduğu
ifade edilmektedir (DeLeon ve
Iwata, 1996; DeLeon ve diğ., 2001; Roane ve diğ., 1998; Windson ve diğ., 1994).
Gözlem (Free operant-FO). Roane ve
diğerleri (1998) tarafından geliştirilen gözlem (Free Operant), gözleme dayalı ve kısa süre içerisinde pekiştireç değerlendirmeye hizmet eden bir değerlendirme yöntemidir. Bu yöntemde bireyler 5 dakikalık süre
içerisinde kendilerine bir dizi halinde sunulan uyaran ile etkileşime girme
konusunda serbesttirler. Uyaranlar masaya çember şeklinde dizilmektedir.
Uygulamacı öncelikle tüm uyaranları bireye göstererek, bireyin hepsini
gördüğünden emin olduktan sonra yanından uzaklaşarak gözlemi başlatmaktadır.
Bireyin tepkileri 10 saniye parçalı zaman aralığı kaydı kullanarak kaydedilmektedir.
Diğer deneme temelli pekiştireç belirleme yöntemleri ile
karşılaştırıldığında, gözlem zaman açısından diğerlerinden daha verimli bir yöntemdir ve zaman sıkıntısı olan durumlarda kullanılması önerilmektedir. Bununla
birlikte uyaranların geriye çekilmesi gibi durum söz konusu olmadığından,
problem davranış sergilenme olasılığının az olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca
seçim yapma becerisi gerektirmediği için düşük işlevli ya da henüz bu beceriye
sahip olmayan küçük yaştaki bireyler için de daha kullanışlı olduğu
belirtilmektedir (Roane ve diğ., 1998; Rush ve diğ., 2010). Ancak bu
avantajlarının yanında araştırmacılar gözlem yönteminin tercih hiyerarşisi
oluşturmaya hizmet etmediğini ve sadece en yüksek tercih edilen pekiştirecin
belirlenebildiğini ifade etmektedirler (Ortiz ve Carr, 2000).
Sistematik Pekiştireç Belirleme ve Değerlendirme Oturumlarının Düzenlenmesi
Değerlendirmeler sonunda uyaranlar arasında yüksek oranda tercih
edilenden en düşük oranda tercih edilene doğru bir sıralama yapılır. Pekiştireçlerin değerlendirilmesine yönelik gerçekleştirilecek tüm yöntemlerde,
oturumlar öncesinde, oturum sırasında ve sonrasında yapılması gereken benzer basamaklar bulunmaktadır. İzleyen
bölümde bu bsamaklardan söz edlmektedir.
Oturum öncesinde yapılması gerekenler. Yöntemlerin
tümü pekiştireç olma olasılığı olan uyaranlardan oluşan geniş bir uyaran havuzu
oluşturmak ve bu uyaranları bireye sistematik bir biçimde sunmak
şeklindeki genel olarak iki adımlık bir süreçten
oluşmaktadır (Cooper ve diğ., 2007). Birinci adımdan da anlaşılacağı gibi
değerlendirme oturumlarına başlanmadan önce birey için pekiştireç olma
olasılığı olan uyaranların belirlenmesi gerekmektedir. Dolayısı ile değerlendirmeyi
yapacak kişi eğer birey hakkında yeterli bilgi sahibi değilse, bireyin
yaşamındaki önemli kişilerle bir görüşme planlayarak olası pekiştireçleri
belirlemelidir (Kennedy Krieger Institute, 2016). Bu yüzden araştırmacılar olası pekiştireçlerin belirlenmesi için dolaylı pekiştireç belirleme yöntemlerinin özellikle
bu aşamada kullanılmasını önermektedirler (Hagopian ve diğ., 2004;
(Kennedy Krieger Institute, 2016).
Uyaranların belirlenmesinin ardından (6-12 arası), kullanılacak
yönteme uygun olarak tüm olası öğrenci tepkilerinin tanımlanması ve veri kayıt
formunun hazırlanması gerekmektedir. Öncelikli pekiştireçlerin
değerlendirildiği bu yöntemlerde öğrenci tepkileri; yaklaşma (approach),
temasta bulunma (contact), tüketme (consume), meşgul olma (engagement) ve kaçma
(avoidance) şeklinde tanımlanabilmektedir (Cooper ve diğ., 2007; Thomson ve
diğ., 2007; Kennedy Krieger Institute, 2016). Pekiştireç belirleme yöntemleri
kendi içlerinde yaklaşma temelli (Approach-Based) ve katılım temelli
(Engagement-Based) şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Yaklaşma temelli değerlendirme
yöntemlerinde öğrencinin uyarana karşı yaklaşmaya bağlı olarak gösterdiği
tepkileri kaydedilirken; etkileşim
temelli yöntemlerde uyaranla
geçirdiği süre kaydedilmektedir (Hagopian ve diğ., 2001). Bu nedenle yapılacak
tanımlar kullanılacak olan uyaranların ve yöntemin özelliklerine bağlı olarak
değişiklik göstermektedir. Örneğin
bireyin gösterilen uyarana
gözüyle bakması, başını
çevirmesi ya da vücuduyla
eğilmesi yaklaşma olarak tanımlanabilirken, temas; bireyin her seferde uyarana
kaç defa dokunduğu ya da eline alıp almadığı olarak tanımlanabilmektedir.
Tüketme yenilebilir uyaranlar için bireyin yiyeceği tükürmeden ya da ağzında
bir parçası kalmadan yemesi olarak tanımlanırken; meşgul olma bireyin uyaran
ile ne kadar süre ona dokunarak, eline alarak, kurcalayarak ya da oynayarak
etkileşimde kaldığıdır. Kaçma ise bireyin uyarandan uzaklaşması veya uyaranı
kendisinden uzaklaştırması olabilirken; bireyin uyaranı ağlayarak, çığlık
atarak ya da istemiyorum diyerek bir şekilde istemediğini belli etmesidir
(Cooper ve diğ., 2007; Kennedy Krieger Institute, 2016).
Oturum sırasında yapılması gerekenler. Oturumların
başka çocukların bulunmadığı bir ortamda, bire bir öğretim düzenlemesi
biçiminde gerçekleştirilmesi ve mümkünse değerlendirme sırasında kullanılacak
olan
materyaller dışında
başka materyallerin olmaması
önerilmektedir. Eğer değerlendirme sırasında kullanılacak olan uyaranlar yenilebilir uyaranlar ise,
masanın, uygulamacının ve değerlendirilecek bireyin ellerinin temizlenmesi
gerekmektedir (Kennedy Krieger Institute, 2016).
Tüm değerlendirme yöntemlerinde, değerlendirmeye başlamadan önce, bireyin her bir uyaranı
görmesine ve dokunmasına fırsat verilmelidir. Eğer kullanılan uyaranlar
oyuncak gibi bir nesne ise, uygulamacı nasıl çalıştığını ya da nasıl kullanıldığını bireye
göstermelidir. Uyaranlar sırayla
bireye gösterilmekte ve bireyin istemesi durumunda uyaranlarla 5-10 saniye
vakit geçirmesine izin verilerek bu süreç tüm uyaranlar için tekrarlanmaktadır.
Eğer birey, uyaran sunulduktan sonra 5 saniye içinde herhangi bir yaklaşma
davranışı göstermezse, uygulamacı bireye uyarana yaklaşması için ipucu vererek
ve tekrar 5 saniye süre ile beklemelidir. Eğer birey tekrar uyarana
yaklaşmazsa, bir sonraki
uyaran ile değerlendirmeye devam edilir (Kennedy
Krieger Institute, 2016). Eğer uyaran yiyecekse, bireyin bir parça
tadına bakması sağlanmaktadır. Benzer durum gözlem değerlendirmesi için de
geçerlidir. Uygulamacı, bir masa üzerine
yerleştirdiği uyaranların, birey tarafından görüldüğünden emin olmalı ve ardından uzaklaşıp gözleme başlamalıdır
(Roane ve diğ., 1998).
Oturum sırasında bireylere “hangisini istersin”, “birini seç” vb
yönergeler verilerek değerlendirme başlatılmaktadır (Cooper ve diğ., 2007).
Uyaranların sunumu sırasında dikkat edilmesi gereken noktalardan biri;
uyaranların masa üzerine konulması ve çocuğun eline verilmemesidir. Eğer birey
uygulamacının elinden almak isterse buna izin verilir (Kennedy Krieger
Institute, 2016). Oturumlar sırasında her bir deneme için öğrenci tepkileri
veri kayıt formuna kaydedilir.
Oturumların sonlandırılması. Değerlendirmelere
en az üç oturum ya da kararlı veri elde edilene kadar devam edilmelidir. Eğer
beş oturum gerçekleştirilmiş ve kararlı bir veri elde edilememişse, bu yöntemle
değerlendirme sonlandırılmalıdır (Kennedy Krieger Institute, 2016). Bununla
birlikte kısa değerlendirme oturumlarında o gün içinde ya da hemen eğitim
öncesi bir oturum yapmak o günün pekiştirecini belirlemek için yeterli olmaktadır
(DeLeon ve diğ., 2001).
Elde edilen veriler,
genellikle tüm değerlendirme yöntemlerinde uyaranın tercih
edilme sayısının sunulma sayısına bölünmesi ya da uyaran
ile meşgul olma süresinin uyaranın sunulduğu toplam süreye bölünmesi ve yüz ile çarpılması yoluyla
hesaplanır (Kuhn ve diğ., 2006;
Roane ve diğ.,
1998). Elde edilen
veriler seçilme oranlarına göre yüksek düzeyde tercih
edilen, orta düzeyde tercih edilen ve düşük düzeyde tercih edilen uyaran olarak
sınıflandırılırken; genellikle bir uyaranın seçilme oranı %80 ve daha fazla ise
yüksek düzey; %30-50 arasında ise düşük düzeyde tercih edilir olarak kabul
edilmektedir (Thomson ve diğ., 2007).
Pekiştireç Belirleme ve Değerlendirme Yöntemine
Karar Verirken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Sistematik pekiştireç belirleme yöntemlerine ilişkin gerçekleştirilmiş
olan etkililik ve verimlilik araştırmaları, her bir yöntemin kendine özgü
avantajları ve sınırlılıkları olduğunu göstermektedir. Bu nedenle hangi
değerlendirme yönteminin kullanılacağına karar verirken daha çok bireylerin
bireysel özelliklerini dikkate almak gerekmektedir (Kang ve diğ., 2013). Karar
verme aşamasında göz önünde bulundurulması gerekenleri, bireyin işlevde bulunma düzeyi, bireyin genel özellikleri, kullanılacak
uyaranın türü ve ortamdaki mevcut kaynaklar olmak üzere dört başlık altında
toplamak mümkündür (Hagopian ve diğ., 2004).
Pekiştireç belirleme yöntemleri, bireylerin
işlevde bulunma düzeyi açısından incelendiğinde, araştırmacılar, gözlem ve
tek seçenekli pekiştireç belirleme yönteminin düşük işlevli olan bireylerle,
çift ve çok seçenekli pekiştireç belirleme yönteminin ise daha yüksek işlevli
bireyler için kullanılmasını önermektedirler (Hagopian ve diğ., 2001; Hagopian
ve diğ., 2004 Roane ve diğ., 1998). Çünkü çift ve çok seçenekli pekiştireç
belirleme yöntemlerinde bireylerin seçim yapma ve birden fazla sayıdaki uyaranı
izleme becerisine sahip olması gerekirken; gözlem ve tek seçenekli pekiştireç
belirleme yöntemlerinde böyle bir önkoşul yoktur (Rush ve diğ., 2010).
Pekiştireç belirleme
yöntemleri bireylerin
genel özellikleri açısından incelendiğinde, bireylerin nesne elde
etmek amacıyla problem davranış sergileyip sergilemedikleri önemli noktalardan
birisidir. Tek seçenekli, çift seçenekli ve
çok seçenekli pekiştireç belirleme yöntemlerinin tümünde, bireyin seçtiği
uyaran ile kısa bir süre vakit geçirmesine ya da yenilebilir ise bir parça
tüketmesine izin verilmektedir. Bu durum nesne elde etmek için problem davranış
sergileyen bireylerin değerlendirme oturumları sırasında problem davranış
sergilemelerine neden olabilmektedir. Dolayısıyla problem davranış sergileme
ihtimali olan bireyler için gözlem yönteminin kullanılması önerilmektedir
(DeLeon ve Iwata, 1996; DeLeon ve diğ., 2001; Kang ve diğ., 2013; Ortiz ve
Carr, 2000; Roane ve diğ., 1998). Kodak, Fisher, Kellay ve Kisamore ise (2009)
yaptıkları çalışmada seçime dayalı yapılan pekiştireç belirleme
değerlendirmelerinin problem davranışlara daha fazla neden olduğunu; dolayısı
ile bu bireyler için süreye
dayalı değerlendirmelerin yapılmasını önermektedirler.
Bireylerin görsel ya da fiziksel özellikleri ve içinde bulundukları
yaş dönemi de kullanılacak olan değerlendirme yöntemlerine karar verilmesinde
önemlidir ve bazı durumlarda çeşitli uyarlamalar yapılmasına gereksinim
olabilmektedir (Hagopian ve diğ., 2004). Örneğin alanyazında; pekiştireç
belirleme yöntemlerinin görme yetersizliği ve fiziksel yetersizliği olan
bireyler ile gerçekleştirildiği araştırmalar bulunmaktadır (Paclawskyj ve Vollmer, 1995).
Erken çocukluk dönemindeki bireylerin de kısa dikkat süresinden dolayı uyarlama
yapmak ve daha az sayıda uyaran sunmanın yararlı olacağı belirtilmektedir (Rush
ve diğ., 2010). Örneğin Carr, Nicolson ve Higbee (2000), yerine koymaksızın çok
seçenekli pekiştireç belirleme yönteminin etkililiğini inceledikleri bir
çalışmada uyaran dizisindeki uyaran sayısını 5’den 3’e indirmişler ve
değerlendirmeyi doğal ortamlarda gerçekleştirmişlerdir.
Kullanılan uyaran türü açısından
değerlendirildiğinde, eğer değerlendirilecek olan uyaranlar yenilebilir
özellikteki maddeler ise, daha çok yaklaşma temelli bir değerlendirme
yapılması; etkinlik ya da bir oyun özelliğindeki uyaranlar kullanılıyor ise
süreye dayalı bir değerlendirme yapılması önerilmektedir (Hagopian ve diğ.,
2004). Yine uyaranların sunuş biçimlerinde de uyarlamalar gerekebilmektedir.
Boş zaman etkinlikleri gibi bireylerin seçtikten sonra kısa bir süre
etkileşimde bulunmasını sağlamanın güç olacağı, büyük boyutlu olduğu için bir
dizi halinde sunulmasının zor olduğu ve bir kez aldıktan sonra bireyin bırakmak
istemeyeceği özellikteki uyaranların değerlendirildiği durumlarda, uyaranların
resimli kart kullanılarak veya sözel olarak sunulması da önerilmektedir (Kang
ve diğ., 2013; Kuhn ve diğ., 2006). Ancak uyaranların resimli kartlar yoluyla
sunulması sırasında dikkatli olunmalıdır. Çünkü araştırmacılar resimli
kartların gerçek etkili pekiştireçlerin belirlenmesini engelleyebildiğini ve
eğer resimli kartlar kullanılacaksa, öncelikle bireylerin resim-nesne eşleme
becerisine sahip olmaları gerektiğini belirtmektedirler (Higbee, Carr ve
Harrison, 1999).
Pekiştireç belirleme yöntemleri mevcut
kaynaklar açısından incelendiğinde, uygulamacıların değerlendirme için
ayırabilecekleri zaman önemlidir. Eğer değerlendirme için çok fazla zaman yoksa
ya da pekiştireçlerin değerlendirilmesi sürekli tekrar gerektiriyorsa gözlem ya
da Kısa-Y-ÇOS pekiştireç belirleme yöntemlerinin kullanılması önerilmektedir
(DeLeon ve diğ., 2001; Kang ve diğ., 2013; Karsten, Carr ve Lepper, 2011; Roane ve diğ., 1998). Pekiştireç belirleme amacına bağlı olarak da uygulamacılar yöntemler
arasında tercih
yapabilmektedirler. Uygulamacıların bir hiyerarşi oluşturmaya gereksinimleri
olduğunda tek seçenekli, çift seçenekli ya da çok seçenekli pekiştireç
belirleme yöntemlerini kullanmaları ve gözlem yöntemini tercih etmemeleri daha
yararlı olmaktadır. Çünkü araştırmacılar gözlem yönteminin bir hiyerarşi
oluşturmaya hizmet etmediğini ve sadece en çok tercih edilen uyaranın
belirlenebildiğini belirtmektedirler (Ortiz ve Carr, 2000).
Sonuçlar ve Tartışma
Sistematik pekiştireç belirleme ve değerlendirme yöntemleri ile
özelliklerine yer verilen bu çalışmada, adı geçen yöntemlerin etkililik ve verimliliklerine ilişkin uzun süredir
araştırmalar gerçekleştirildiği görülmektedir (Davies ve diğ., 2013; DeLeon ve Iwata, 1996; Fisher ve diğ., 1992; Iwata ve diğ., 2001; Pace ve diğ., 1985; Roane
ve diğ., 1998; Windson ve diğ., 1994). Ancak alandaki mevcut çalışmaların yanı
sıra araştırmacılar sistematik değerlendirme
yöntemlerine ilişkin halen cevaplanmamış sorular
olduğunu ve farklı
değerlendirme yöntemlerinin
etkililik ve verimliliklerinin karşılaştırılmasına yönelik çalışmaların hala
gerekli olduğunu ifade etmektedirler (Cooper ve diğ., 2007; Hagopian ve diğ.,
2001; Kang ve diğ., 2013). Örneğin Kong ve diğerleri (2013) yaptıkları alan
yazın çalışmasında 1985’den 2013 yılına kadar gerçekleştirilmiş olan sistematik
pekiştireç belirleme araştırmalarını
gözden geçirmişlerdir. Bu çalışmada, çift seçenekli ve Y-ÇOS pekiştireç
belirleme yöntemlerinin diğerlerine göre daha etkili olduğunu
belirtirken; tek seçenekli, süreye dayalı tek seçenekli ve gözlem yöntemlerine ilişkin araştırmaların
sınırlı sayıda olduğunu ve bu yöntemlere ilişkin araştırmalara gereksinim
olduğunu belirtmişlerdir. Rush ve diğerleri (2010)
ise erken çocukluk
dönemindeki çocuklarla, pekiştireç değerlendirmesine yönelik gerçekleştirilen araştırmaların
incelenmesine ilişkin bir alan yazın taraması gerçekleştirmişlerdir.
Araştırmada küçük çocuklarla genellikle deneysel bir pekiştireç belirleme
sürecinin gerçekleştirilmediğini ve sistematik pekiştireç değerlendirmesinin
küçük çocuklarla gerçekleştirildiği sınırlı sayıda çalıma olduğunu
belirtmektedirler. Ayrıca araştırmacılar, özellikle seçim yaptırmayı
gerektirmediği için tek seçenekli ve süreye dayalı tek seçenekli pekiştireç
değerlendirmesi yöntemlerinin küçük çocuklarda etkililiğinin sınanmasını
önermektedirler. Bununla birlikte çok seçenekli pekiştireç belirleme yöntemin
de küçük yaş çocukları ile sınanmamış olduğunu ve daha az sayıdaki uyaran ile
küçük çocuklarla etkililiğinin sınanabileceği de verilen öneriler arasında yer almaktadır.
Ülkemiz alanyazını incelendiğinde ise sistematik pekiştireç belirleme
yöntemlerine ilişkin sadece bir karşılaştırma çalışmasına rastlanılmaktadır
(Erbaş, Özen ve Acar, 2004). Dolayısıyla yukarıda belirtilen gereksinimler doğrultusunda özellikle tek seçenekli, tek seçenekli etkileşime dayalı ve gözlem
yöntemlerine ilişkin gerek
erken çocukluk gerekse farklı yaş grubundan olan bireylerle etkililik ve
verimlilik çalışmalarının gerçekleştirilmesi
ileri araştırmalar için önerilmektedir. Ayrıca alanyazında uyaranların resimler veya sözel olarak
sunulduğu ve etkililiklerinin karşılaştırıldığı çalımalar da bulunmaktadır (Cohen-Almeida, Graff ve Ahearn,
2000; Groskreutz ve Graff, 2009; Higgbe ve diğ., 1999; Kuhn ve diğ.,
2006; Northup, George, Janes, Broussard ve Vollmer, 1996; Northup, Jones, Broussard ve George, 1996).
Dolayısıyla uyaranların sunumuna
yönelik yapılacak
uyarlamaların etkililiklerinin karşılaştırılması da araştırmacılar için
öneriler arasında yer almaktadır. Böylelikle ülkemiz araştırmacılarının hem
ulusal hem de uluslararası alan yazınına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Araştırmacılar, sistematik pekiştireç belirleme yöntemlerinin,
değerlendirme ve eğitim sürecinin rutin bölümlerinden birisini oluşturduğu
belirtmektedirler (Hagopian ve diğ., 2004). Ancak bunun yanında sistematik
pekiştireç belirleme yöntemlerinin bu konuda eğitim
almış kişiler tarafından uygulandığında etkili olduğu
da ifade edilmektedir
(Deliperi ve diğ., 2015). Konuyla ilgili alanyazın incelendiğinde sistematik
pekiştireç belirleme yöntemlerinin özel eğitim alanında çalışan kişilere
öğretiminin amaçlandığı ve etkili sonuçların elde edildiği görülmektedir (Bishop
ve Kenzar, 2012;
Carr, Nicholson ve Higbee, 2000;
Fisher, 1992; Greef ve Karsteen, 2012; Lavie ve Sturmey, 2002; Mason ve diğ., 1989; Roane ve
diğ., 1998; Roscoe ve Fisher, 2008; Woldy, Rapp ve Capocasa, 2014). Ülkemizde
özel eğitim alanında çalışan kişileri sistematik pekiştireç belirleme
yöntemleri öğretilmesinin bir gereklilik olduğu düşünülmekte ve ileri araştırmalar için benzer araştırmaların gerçekleştirilmesi önerilmektedir. Araştırmacılar bireylerle
ilgilenen birincil bakıcılara da yöntemlerin öğretimine yönelik araştırmaların
gerçekleştirilmesini önerirken (Rush ve diğ., 2010); özellikle kısa süreli
değerlendirme yöntemlerinin aileler tarafından daha kolay uygulanabileceğini
belirtmektedirler (DeLeon ve diğ., 2001). Bu konuda yapılacak çalışmaların hem alanda
çalışan uygulamacılara ve ailelere katkı sağlayacağı hem ileri araştırmalar
için araştırmacılara öneri olacağı düşünülmektedir.
Ülkemizde sistematik pekiştireç belirleme ve değerlendirme
yöntemlerine ilişkin çok sınırlı sayıda Türkçe kaynak olduğu göz önünde
bulundurulduğunda ise, bu çalışmada yer alan her bir yöntem ile
gerçekleştirilecek olan alan yazıntaraması çalışmalarının gerçekleştirilmesi ve
Türkçe olarak alanda çalışan kişilere sunulmasının da hem uygulamacılara katkı
sağlayacağı hem de araştırmacılar için öneri olacağı düşünülmektedir. Sistematik pekiştireç belirleme yöntemlerine ve özelliklerine yer verilen bu çalışmanın özellikle Türkçe kaynak özelliği
göstermesi nedeniyle alanda çalışan uygulamacılara; ileri araştırmalar için
verilen önerilerin de araştırmacılara katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
KAYNAK:Etkili Pekiştireçlerin Değerlendirilmesinde Kullanılan Sistematik Yöntemler
KAYNAK:Etkili Pekiştireçlerin Değerlendirilmesinde Kullanılan Sistematik Yöntemler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder