ÖZEL EĞİTİM HABERLERİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ÖZEL EĞİTİM HABERLERİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Temmuz 2018 Çarşamba

Eğitime nihayet eğitimci bir Bakan

ziya selçuk

Ziya Hoca, hemen herkesin bizden dediği bir isim. O bir özel okulcu ama para hırsı olmayanlardan. Eğitim camiasında her kesimin tanıdığı, güvendiği ve saygı duyduğu eğitimcilerden biri olarak her zaman ilgi ve itibar gördü. Ama büyük bir beklenti yarattı...
Milli Eğitim Bakanlığı’na, Avni Akyol’dan çok uzun yıllar sonra, nihayet eğitimci bir Bakan atandı.
Eğitimi anaokulundan üniversiteye çok yakından tanıyor.
Akademik performansı ve teorisyenliği herkes tarafından kabul görüyor ama uygulama konusunda sıkıntıları var!
Alışılagelmiş, akademisyen, bürokrat ve bakanlardan çok farklı.
Sözünü esirgemez, ters düştüğünde de şapkasını alır gider.
Özel okul kuruculuğu da var, özel okul danışmanlıkları da!
Eğitim seminerlerinin baş aktörlerinden biriydi.
Yani hep sahadaydı...
2002’de Erkan Mumcu’nun Milli Eğitim Bakanlığı döneminde Talim Terbiye Kurulu Başkanı oldu.
Mumcu gitti, o kaldı. Ama yeni Bakan Hüseyin Çelik ile yıldızı hiç barışmadı.
Zaman zaman ters düştüler.
O da bıraktı gitti.
Sonrasında, bir ara müsteşar olabileceğine yönelik söylentiler çıktı ama arkası gelmedi.
Son birkaç gündür, Külliye’ye çağırılınca, bakan olacağına yönelik sinyaller gelmeye başlamıştı ve oldu.
Allah kendisini utandırmasın. Ülkemize, eğitime, öğretmenlerimize ve çocuklarımıza hayırlı olsun...
Akıl ve bilim
Selçuk, ilk değerlendirmesinde “Bilimin, aklın ışığında elimizden gelen bütün gayreti ekibimizle göstereceğiz” dedi, alkışı hak etti. 
Eğitimci kimliği ve mütevazı kişiliğiyle eğitim camiasında büyük bir heyecan ve umut yarattı.
Bu kendisi için müthiş bir destek ama bir o kadar da riskli.
Çünkü öylesine büyük bir beklenti yarattı ki hemen herkes artık kangrene dönüşen sorunlara bir an önce çözüm bekliyor.
Öylesine hızlı ve objektif hareket etmeli ki okullar açılıncaya kadar biraz olsun eğitimde taşlar yerli yerine oturabilsin.
Yoksa bir tartışılmaya başlanırsa, sevginin nefrete dönüşmesi çok zaman almaz!
Selçuk, bir hoca olarak, çizgisini hiç değiştirmedi. Ama bürokrat olarak, daha sonra eleştireceği pek çok icraata imza attı ya da seyirci kaldı. Bakalım, şimdi, eğitime ideolojik değil de pedagojik bir bakış açısı getirecek mi, bunu hep birlikte göreceğiz.
Selçuk, Bakanlar Kurulu açıklandığında, AA’ya değerlendirmelerde bulundu. İşte önemli satır başları:
- Yepyeni bir heyecanla yepyeni bir hizmetin hep birlikte, bir ortak dil üzerinden inşa edilmesinin peşindeyiz.
- Bunun ne kadar zor bir görev olduğunu biliyoruz.
- Bu zor görevin de şahsi bir mesele olmadığının, bireysel bir iş olmadığının, bunun bir ekip işi olduğunun, bunun bir millet ödevi olduğunun farkındayız.
- Dolayısıyla, bizim önümüzde çok uzun ve zorlu bir yol var ve bunun için bilimin, aklın ışığında elimizden gelen bütün gayreti ekibimizle göstereceğiz.  
Siyasete yakınlık
Ziya Hoca, hemen herkesin bizden dediği bir isim.
Kimilerine göre o sıkı bir ülkücü, kimilerine göre iyi Ak Partili, kimilerine göre de sözünü esirgemeyen bir sosyal demokrat.
2002’den bu yana Ak Parti’ye yakınlığı ve danışmanlığı devam etse de hep dışarıda kaldı.
O bir özel okulcu ama para hırsı olmayanlardan.
Okulunu, bir kazanç kapısı olarak değil, fikirlerini hayata geçirdiği bir laboratuvar olarak gördü.
Ve hiçbir zaman büyütmedi ya da büyütemedi!
TED Üniversitesi’nin kuruluşunda bulundu.
Eğitim camiasında her kesimin tanıdığı, güvendiği ve saygı duyduğu eğitimcilerden biri olarak her zaman ilgi ve itibar gördü.
Kadrolarını kendisi mi atayacak yoksa Külliye’den mi belirlenecek?
Çok daha önemlisi, bakanlığına neredeyse kesin gözüyle bakılan Müsteşar Yusuf Tekin ne olacak?..  
En zor bakanlık
Milli Eğitim Bakanlığı, bakanlıklar içerisinde en zor olanı!
20 milyon öğrenci, 30 milyon veli, bir milyonu aşkın öğretmen ve bir o kadar idari personelle kocaman bir ülke gibi.
Ne yaparsanız yapın, hiç kimseyi memnun edemezsiniz.
7 gün 24 saat çalışsanız da yaptığınız göze hiç görünmez.
Maliye kadro vermez, sorumlu siz olursunuz, güvenlik soruşturmaları uzar, herkes size kızar, YÖK ve ÖSYM öğrenci ve öğretmenleri inletir, fatura yine size çıkar.
Giriş sınavları, tercihler ve kayıtlar tam bir baş ağrısıdır.
Ne yaparsanız yapın, mutlu olanların oranı üçte biri geçmez!
Ders kitapları, müfredat, ders saatleri ise tam bir ömür törpüsü, değiştirmezseniz bin türlü, değiştirirsiniz on bin türlü şikâyeti beraberinde getirir.
Özel okul ve dershanelere gelince, bir dokun bin ah işit.
Siyasette ne İsa’ya yaranırsınız ne de Musa’ya.
Basının gözü hep üzerinizdedir.
İyi yaptıklarınız, zaten yapmanız gerekenlerdir, yanlış yapılanlar ya da unutulanlar ise manşetlerdedir.
Dünden bugüne bakıldığında, en kısa süreli bakanlık dönemi hep eğitimdedir.
Çünkü oturulan koltuğun iğneli fıçıdan farkı yoktur!
Evinizin yolunu unutursunuz, evden fırça yersiniz, 7-24 çalışırsınız yine de de kimseye yaranamayıp, eleştiri oklarının hedefinde olursunuz.
Ülkemiz için, çocuklarımız ve öğretmenlerimiz için yaptığınız her hayırlı icraatı alkışlamaya hazırız.
Unuttuklarınız ya da yolunda gitmeyen durumlarda ise yapıcı eleştirilerimizi bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da paylaşacağız.
Şunu çok iyi bilmenizi isteriz ki yapılan her eleştiri ya da öneri, ülke ve millet olarak her şeyin çok daha iyisini hak ettiğimiz içindir.
Özetin özeti: Beklenti yüksek, yükünüz ağır, yolunuz uzun. Allah yardımcınız olsun...

Yazıya ulaşmak için tıklayınız.

Abbas Güçlü

19 Mart 2018 Pazartesi

3. Özel Eğitim Materyal ve Etkinlik Yarışması Kılavuzu Yayımlandı.

*T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ RESMİ SAYFASINDAN ALINMIŞTIR.
Ülkemizde özel eğitim ve rehberlik hizmetleri alanındaki yenilikçi, özgün, yaratıcı ve işlevsel çalışmaların teşvik edilmesi amacıyla düzenlenen Fikirler Yarışsın Engeller Aşılsın “Özel Eğitim Materyal ve Etkinlik Yarışması”nın başvuruya esas kılavuzu yayımlandı.
24 Nisan 2018 tarihinde elektronik ortamda başvuruları alınmaya başlanacak olan yarışmaya ilişkin başvuru koşulları, başvuru şekli ve yarışma takvimine ilişkin detaylı açıklamaların yer aldığı kılavuz; başvuru sırasında gerekli uygulama videosuna örneklik teşkil edecek “Örnek Uygulama Videosu”, rehberlik hizmetleri etkinlik formatı ile çoklu katılımla gerçekleşecek başvurularda kullanılacak “Temsilci formu”na aşağıdan ulaşılabilir.

Kılavuza buradan ulaşabilirsiniz.
Özel eğitim hizmetleri materyal kategorisi ürün uygulama video örneğine buradan ulaşabilirsiniz.
Rehberlik hizmetleri etkinlik kategorisi ürün uygulama video örneğine buradan ulaşabilirsiniz.
Rehberlik hizmetleri etkinlik kategorisi, etkinlik formatına buradan ulaşabilirsiniz.
Temsilci formuna buradan ulaşabilirsiniz.
Yarışmaya başvuruda bulunmak için tıklayınız.



23 Ocak 2018 Salı

Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Basılı Yayınlarından Oluşan Elektronik Kütüphane Yayında

özel eğitim, kütüphane, yayın, makale
Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Basılı Yayınlarından Oluşan Elektronik Kütüphane Yayında

Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan yayınlar elektronik kitap haline getirilerek Genel Müdürlüğün web sitesinde yayımlandı. Elektronik Kütüphaneye ulaşmak için tıklayınız.

29 Kasım 2017 Çarşamba

Taslak Özel Eğitim Programları Askıya Çıkarıldı.

Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından erken çocukluk döneminden başlayarak okul öncesiözel eğitim programları ile Özel Eğitim Uygulama Merkezi I. KademeÖzel Eğitim Uygulama Merkezi II. KademeÖzel Eğitim İş Uygulama Merkezi III. Kademede yer alan derslere yönelik hazırlanan öğretim programları ve görme engelliler ilkokullarında uygulanmakta olan “Oyun-Fiziki Etkinlikler ve Bağımsız Hareket”, görme engelliler ortaokullarında uygulanmakta olan “Beden Eğitimi-Spor ve Bağımsız Hareket” ile görme engelli öğrencilerin devam ettiği özel eğitim meslekî eğitim merkezlerinde uygulanmakta olan “Beden Eğitimi-Spor ve Bağımsız Hareket”derslerinin taslak öğretim programları http://mufredat.meb.gov.tr/TaslakProgramlar.aspx web adresi üzerinden öğretmenlerimizin, akademik çevrelerin ve diğer ilgililerin görüşlerine sunulmuştur. Taslak programlar anılan web adresinde 10 Aralık 2017 tarihinde saat 18:00´e kadar askıda kalacaktır.
Taslak özel eğitim programlarına ulaşmak için tıklayınız.

27 Kasım 2017 Pazartesi

IQ’su Einstein’dan Bile Yüksek Olan Otizmli Jacob Nobel Ödülü Yolunda İlerliyor


Jacob Barnett’in anne ve babası, çocuklarını okula kayıt ettirmeye götürdüklerinde, çocuklarının öğrenme güçlüğü yaşadığını ve okulda öğrenemeyeceğini söylediler. Oğullarını derhal doktora götüren aile, Jacob’da Asperger sendromu olduğunu ve sadece kendi ayakkabılarını bağlamak gibi basit şeyleri öğrenebileceğini öğrendi. Oysa annesi, Jacob’ın doktordan eve gelene kadar varolan bütün sokakların isimlerini ezberlediğini gözlemledi.
Jacob’ın inanılmaz bir hafızası vardı. Jacob tüm bir lise müfredatını iki hafta gibi kısa bir sürede öğrendikten sonra üniversiteye başvurdu.
Jacob bugün kuantum fiziği üzerine master yapan en iyi öğrencilerden biri. Ve ders saatlerinden sonra sınıf arkadaşlarına nezaketen ders veren bir “harika” çocuk. Annesi Kristine Barnett ise esprili bir şekilde şöyle diyor: “Okulda matematikten hep kalırdım. Jacob’ın bana benzemediği kesin.”
Jacob Barnett 2013 yılında “Bildiklerinizi Unutun” isimli unutulmaz bir TED konuşması yaptı ve bu konuşma en çok izlenen TED videolarından biri oldu. (Türkçe altyazılı konuşmayı şu linkten izleyebilirsiniz: https://ed.ted.com/on/SCEZRWIm) 170 IQ’su bulunan Jacob kendi kendine kalkülüs, geometri ve trigonometri öğrendi. Hem de sadece bir hafta içinde! Matematikteki en ileri düzey konseptlerden bazılarıyla uğraşarak üniversite profesörlerini şaşırttı.
Jacob dokuz yaşında Einstein’in Görecelik Kuramı üzerine çalışmak için Purdue Üniversitesi’ne gitti. Princeton Üniversitesi’nden Prof. Scott Tremaine Jacob için şöyle diyor: “Jacob’ın şu an üzerinde çalıştığı teori, astrofiizik ve teorik fizikteki en zor problemleri içeriyor. Bunları çözen kişi Nobel Ödülüne layık görülecektir.”

26 Eylül 2017 Salı

“Süper Ebeveynlik” Otizmli Çocukları Geliştiriyor

Uzun süreli bir araştırma, annelere ve babalara “süper ebeveynler” olmaları için gerekli becerileri kazandırmanın, otizmli çocuklarını ciddi anlamda geliştirmelerini sağlayabildiğini gösteriyor.
Aldıkları eğitimde ebeveynler, çocuklarıyla oyun oynarken çekilen filmlerini izlerken bir taraftan da bir terapistten çocuklarının iletişim kurmalarına yardımcı olacak belli ipuçları aldılar.
“Sonuç dikkate değer gerçekten,” diyor oğlu Frank’te büyük bir gelişme gören Louisa Harrison.
Uzmanlar ise bu eğitimlerin sonuçlarının inanılmaz moral verici olduğunu dile getiriyor. Araştırma, genellikle ebeveynleriyle konuşamayan, ileri düzeyde otizmi olan çocuklara odaklanıyor.
Louisa’nın oğlu Frank için elektrik direkleri, bu yöntemi kullanarak gösterdiği ilerlemenin bir işaretiydi. Louisa bunu şöyle anlatıyor: “Sokağımızdaki elektrik direklerinin yanmasını izlemeye bayılır, bu yüzden sonbahar bizim için çok heyecanlı bir mevsimdir. Birkaç yıl önce, elektrik direkleriyle yaşadığı bu etkileşim genellikle sessiz sedasız yaşanırdı. Ama şimdi o kadar konuşkan ki! ‘Anne, anne, bak farklı bir düzende yanmaya başladılar’ diyor. Eğer dört sene önce bana oğlumun ağzından böyle bir cümle çıkacağını söyleseydiniz, oturup ağlardım.”

“İyi” değil “Süper”

Araştırmacıların fikri basitti: Çocuğun sosyal becerilerini geliştirmek için anne ve babanın ebeveynliğini geliştirin.
Konuşma terapisti Dr. Catherine Aldred, bu araştırmanın kesinlikle ebeveynleri suçlamakla ilgisi olmadığını dile getiriyor: “Ebeveynin çocuğu ile etkileşimini ele alıp onu “süper” bir düzeye çıkarıyoruz. Çünkü bu çocukların “yeterince iyi”den daha fazlasına ihtiyaçları var. Çok daha özel ve istisnai bir şeyler gerekiyor onlara.”
İstisnai olan şeyin adı emekti. İlk geldiklerinde ebeveynler çocuklarıyla birlikte videoya alındılar. Çocukların bazıları sadece oturuyor, bazıları ise yalnız başına oyun oynuyordu. Ancak sonra anne ve babalara, otizmli çocuklarının onlarla oynamaya üstü kapalı bir şekilde yöneldikleri çok kolay gözden kaçırılabilecek anların hepsi tek tek gösterildi. Sonra iletişim uzmanları, bu kısa anları en iyi şekilde kullanmalarını sağlayacak becerileri ebeveynlere kazandırmak için onlarla birlikte çalıştı. Küçük adımlarla ilerleyen tüm bu çalışmalar, en sonunda çocuğun daha fazla konuşmasını sağladı.
Louisa yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Yaşarken fark etmediğiniz şeyleri fark ediyorsunuz. Beklemek, Frank’e iletişim için bolca zaman vermek ve sorgulamak yerine (çünkü bu onda cevap verme baskısı yaratıyor) yorum yapmak gibi… Çocuğunuzda neyin işe yaradığı hakkındaki yargılarınıza güvenen bu insanlar tarafından gerçekten çok daha becerikli bir hale getirildiğinizi hissediyorsunuz.”
152 aileyle yapılan bu çalışma, çocuklara 3 yaş civarında teşhis koyulduktan kısa bir süre sonra başladı. Normalde, yaşları ilerledikçe semptomların daha da kötüleşmesi gerekiyordu. Çalışmaya katılan ailelerin yarısına otizmlilerin aldığı klasik terapiler verildi. Bu ailelerin çocuklarının yüzde 50’si çalışmanın başında ileri otizmliydi ve bu oran altı yıl sonra tahmin edildiği gibi yüzde 63’e yükseldi.
Yoğun ebeveynlik eğitimi alan ailelerde ise durum tam tersiydi. Çalışmanın başında çocukların yüzde 55’i ileri otizmliydi ve altı yıl sonra bu oran yüzde 46’ya düştü.
Araştırmanın liderlerinden Manchester Üniversitesi’nden Prof. Jonathan Green, elde ettikleri sonuçları “sıradışı” olarak tanımlıyor. Prof. Green, araştırmanın bir “tedavi” olmadığını ama yine de ebeveynlerle çalışmanın uzun vadeli iyileşmeler sağladığını gösterdiğini söylüyor: “Araştırma, ebeveynlerin aile içine iyice yerleştirebildikleri şeylerin, terapi bittikten sonra bile sürdüğünü ileri sürüyor. Bu gerçekten çok umut verici.”
12 yaşındaki oğlu Kofi ile araştırmaya katılan Adumea ise kendi deneyimlerini şöyle anlatıyor: “Bu terapiyle ilgili bu kadar güçlü olan şey, terapistin odasında geçirdiğiniz bir saatin ötesine geçmesi. Çünkü terapi, evin içinde bile devam ediyor. Ve Prof. Green’in söylediği gibi aile hayatınızın ve çocuğunuzla iletişim kurma şeklinizin ve bundan ne öğrendiğinizin içine yerleşiyor. Artık okullara da ‘bu işe yarıyor, bunu deneyin’ diyebilirsiniz.”
Her 100 insandan birinde otizmin herhangi bir derecesi görülüyor. Ancak bunun hiçbir ilaç tedavisi bulunmuyor ve aileler genellikle çaresizce “sahte” terapilere başvuruyor. Dr. James Cusack, bu durumu şöyle özetliyor: “Ebeveynler bize en çok, önce teşhis alabilmek için savaş verdiklerini, en sonunda teşhis konduğunda ortada çok az bilgi ve uygun destek olduğu için elleri bomboş gibi hissettiklerini anlatıyorlar. Bu yüzden ebeveynler çok sık, çaresiz aileleri “avlayan şarlatanların” yanlış iddalarının kurbanı oluyor. Çocukları için sağlam bilimsel kanıtlara dayalı erken müdahale peşinde koşan binlerce aile için bu araştırma sonuçları umut verici görünüyor.”

19 Eylül 2017 Salı

Bir Öğretmenin Dahiyane İcadı: Duyusal İşleme Bozukluğu Olan Çocuklar İçin Sandalye

Herhangi bir duyusal sorunu olan çocuklar için bir sınıfta hareketsiz oturmak ve etraflarında olup biten her şeyi takip etmek aşırı zor olabilir. Raymond Ellis İlkokulu, Konuşma ve Dil bölümünden Bayan Maplethorpe, otizm spektrum bozuklukları, Down sendromu ve duyusal işlem bozuklukları olan öğrencilerinin deneyimleyebileceği bu zorluklardan bazılarını ortadan kaldırmak için özel bir duyu sandalyesi yarattı.
Tenis toplarının yarısını sandalyelerin sırtlarına ve oturma yerlerine yapıştırarak yarattığı bu basit ama muhteşem buluşun fotoğrafı, Raymond Ellis İlkokul’un Facebook sayfasında paylaşıldıktan sonra büyük ilgi gördü. Okul bu sandalyeyi şöyle anlatıyor: “Duyusal sandalye, duyularından ve etraflarındaki dünyadan bilgi almakta zorlanan öğrenciler için kullanılmaktadır. Oturma yerindeki ve sırt bölgesindeki tenis topları duyusal regülasyonu geliştirmek için alternatif bir doku sağlıyor.”
Okulun bu paylaşımı sonrasında çok sayıda anne ve öğretmen, çocuklarının ya da bazı öğrencilerinin böyle bir oturma çözümünden büyük fayda sağlayacağı yorumunda bulundu. Ve pek çok yorum bırakan, bu öğretmenin bir an önce bu buluşunun patentini almasını önerdi.
Teşekkürler Bayan Maplethorpe!